Erkekler ve kadınlar farklı doğaları gereği her zaman birbirlerini anlamakta zorlanırlar. Ama hemen her kadının erkekler hakkında özellikle bilmek istediği ve hiçbir zaman cevabını bulamadığı nihai bir soru var: Erkekler neden duygularını gizler?
Neyse ki şanslı gününüzdesiniz ladies, size yardımcı olmak için buradayız…
Üstelik sadece sebepleri sıralamakla kalmayacak, aynı zamanda onun size açılması için ilham verecek bazı önerilerde de bulunacağız.
Erkekler Neden Duygularını Gizler?
Birçok erkek, tuhaf bir şekilde duygusallığı korkutucu bulur. Kadınların aksine, bir erkeğin duygu kapasitesi ve duygusal ifadeleri tamamen farklıdır ya da yoktur. Çoğu erkeğin gerçek duygularını gösterememesinin ve sevdikleriyle yakın ilişkiler kuramamasının nedenlerinden biri de budur.
Erkeklerin duygularını neden sakladıklarını anlamak için öncelikle çocukluklarına geri dönmeliyiz çünkü sorunun kökü aslında burada yatıyor.
Erkeklere, küçük yaşlardan itibaren sürekli olarak kendilerine güvenmeleri ve varsa güvensizliklerini mutlaka saklamaları öğretilir çünkü “erkekler ağlamaz”!
Biz oyuncak bebeklerimizle bile konuşarak büyürken, onların oyunları hep müsabakaya dayalıydı. Kızların aksine, erkek çocukları hiçbir zaman kendi duygularını ifade etmeye, hassas taraflarını ya da belirli beden dili işaretlerini göstermeye teşvik edilmedi çünkü tüm bunlar onların kırılganlıklarını sergileyecek ve onları “zayıf” gösterecekti.
İşte şimdi karşımızdaki adamlar olan bu çocuklar duygularını saklamaya ve kendi başa çıkma mekanizmalarını geliştirmeye alışıklar. Ve bu yüzden de kadınlar sürekli kendilerine soruyorlar: “Erkekler neden duygularını saklıyor?” ya da daha gündelik bir ifadeyle “Salak mı ne?”
Elbette istisnalar var ama bir kez daha kaideyi bozmuyor! Kadınlar duygularını nasıl göstereceğini bilen ve bundan çekinemeyen gerçek bir erkeği, yani tek boynuzlu atı beklemelerini söyleyen tonlarca flört tavsiyesini okumaya devam ediyor…
Ancak gerçek şu ki, erkekleri “duygusal olarak olgunlaşmamış” ve duygularıyla temas halinde olmadıkları için suçlayamayız çünkü bu onlara kelimenin tam anlamıyla toplum tarafından öğretildi. Zihniyetlerini ve dolayısıyla gelecekteki davranışlarını şekillendiren daha karmaşık bir çevrede ve zorlu koşullarda büyüdüler.
- Gerçekten ne hissettiklerini anlamıyorlar.
Erkekler duygularını gizliyor çünkü aslında en başta kendilerinin de ne hissettiklerini anlamıyorlar. Kulağa gerçekçi gelmiyor, biliyoruz ama uzmanlara güveniyoruz.
Duygularını tanımlamakta zorlanırlar. Ortalama bir adam, farklı bir şeyler olduğunun, alışılmadık bir duyguya kapıldığının farkındadır. Ama ne olduğunu sorsanız, muhtemelen nasıl açıklayacağını bilemez. Örneğin, bu dünyadaki hemen hemen her erkek üzgün olmaktansa kızgın olmayı tercih eder. Bir erkek olarak, öfke hissetmesine izin verilir, ancak üzüntü söz konusu değildir. Bu yüzden çoğu zaman üzüntüsünü çeşitli patlamalar ve öfke nöbetleri ile ifade eder. Olumsuz duygularını kendisinden ve dünyanın geri kalanından bu şekilde saklar.
Aşık olmak zaten karmaşıktır ama erkekler için daha da kafa karıştırıcıdır. Anlamadıkları şeylerden saklanmak ya da duygularını gizlemek onlara son derece doğal gelir. Bu nedenle, bir adam gerçekte neler olduğunu anlamayarak bunalmış hissetmeye başladığında, geri çekilebilir.
Ne yazık ki, bu gerçekleştiğinde, birçok kadın bir erkeğin kendilerine açılmasını sağlamak için güç kullanmaları gerektiğini düşünür. Ancak erkeklerin ihtiyaç duyduğu tek şey, gerçekten ne hissettiklerini anlamak için cesaretlendirilmek ve biraz daha fazla zamandır.
Bu tür davranışlar aslında düşük duygusal zekanın en bariz işaretidir. Finans, sanat, sosyal ilişkiler ve bir sürü başka şey söz konusu olduğunda dünyanın en zeki insanı olabilir. IQ’su övünebileceği kadar yüksek olabilir. Ama bunun duygusal zekayla hiçbir ilgisi yoktur. Kendi duygularını anlamayan bu adamların başına gelen de tam olarak budur. Sonuç olarak, duygularını çözmekte, kontrol etmekte ve doğru şekilde yönetmekte zorlanırlar.
- Duygularından korkarlar.
Bir erkeğin ne hissettiğini çok iyi anladığını ama duygularını saklamaya karar verdiğini varsayalım. Peki ama neden? Muhtemelen çekindiği veya hissettiği şeylerden korktuğu için! Duygularından korkuyor çünkü onlar tarafından tamamen kuşatılmış durumda.
Aşık olmak hepimizi tamamen değiştirir ve birçok insan, özellikle de erkekler, üzerinde kontrolleri olmayan şeylerden korkar.
Bedeniniz ve zihniniz aşık olmaya başladığında ve birine karşı hisler geliştirmeye başladığınızda, buna engel olamazsınız. Gerçekten hoşlandığınız kişiye bakıp sadece susarken, nasıl da aptal gibi göründüğünüzün farkında olabilir, ancak ne söyleyeceğiniz hakkında hiçbir fikriniz olmadığı için buna devam edebilirsiniz.
Duygularınızı körü körüne takip edebilir ve onların dünyanızı yönetmesine izin verebilirsiniz ya da sadece saklanabilirsiniz. Çoğu erkek, tüm bunlardan çok korktukları için ikinci seçeneği tercih eder. Ve onları kim suçlayabilir? Kabul edelim ki duygular oldukça korkutucu olabilir, özellikle de olumsuz duygulardan bahsediyorsak.
- Erkeklerin duygularıyla temasa geçmek için daha fazla zamana ihtiyacı olur.
Kadınların aksine, erkekler duygularıyla temasa geçmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyar.
Diyelim ki bir erkek ve bir kadın şimdiye kadar birkaç kez çıktılar ve birbirleri için gerçekten deli oluyorlar ve daha fazla vakit geçirmek istiyorlar.
Peki sizce kim daha çılgınca aşık olacak? Adam mı kadın mı? Tabii ki, her zaman kadın! Ve bu bir tesadüf değil.
Aynı şey ayrılıklar için de geçerli. Çoğu durumda, kadın, ayrılıktan sonra ilişkinin yasını tutan kişidir. Çünkü sevdiği insanı kaybettiğinin farkındadır. Ama erkek, ayrılıktan hemen sonra yas tutmak bir yana daha çok sosyalleşmeye meyillidir. Halbuki bir süre sonra, duygularını engellemeden, olması gerektiği gibi yaşayan kadın, sağlıklı bir şekilde iyileşir. Öte yandan erkeğin aklı başına yeni gelmiştir. Yani kadın ilgisini kaybettikten sonra… Aradaki farkı anlıyorsunuz, değil mi?
- Güç kaybetmek ve çok savunmasız görünmek istemiyorlar.
Erkekler, güçlerini kaybetmek ve sevdikleri birinin önünde savunmasız görünmek istemezler çünkü unutmayın, onlara sadece erkeksi özelliklerini sergilemeleri öğretildi. Dürüst olalım, acımasız dünyamızda kayıtsızlık tam bir güç göstergesidir!
Bu durum, özellikle romantik ilişkilerde şova dönüşebilir. Sanki duygularını daha az ortaya koyan taraf her zaman daha güçlü olandır. Ve dayanamayıp aşkını, kıskançlığını veya diğer duygularını itiraf eden kaybedendir. Sizce erkekler kaybetmeyi göze alırlar mı?
Hassasiyet erkeklere göre çekici bir özellik değildir çünkü onlar erkektir ve kaba ve sert olmaları gerekir! Ancak bir erkek, gerçekten hoşlandığı bir kadının yanında kendini güvende hissetmeye ve yargılanacağından korkmamaya başladığında, şaşırtıcı şekilde açık bir kitaba dönüşebilir.
- Duygularını saklamazlarsa kovalamaca oyununun biteceğinden korkarlar.
Hepimiz birinin bizim için deli olduğunu duymaktan ve bunu göstermesinden zevk alırız. Çünkü kabul etsek de etmesek de bu benlik saygımızı arttırır.
Biliyoruz ki flörtün ilk aşamalarında bir taraf her zaman diğerine göre daha açık davranır. Eh, tahmin edersiniz ki bu yine kadındır!
Ve birçok erkek, tıpkı kadınlar gibi, kovalanmaktan hoşlandığı için bu oyununun daha uzun sürmesini ister ve kasten duygularını saklamayı seçer. Ancak genellikle, bir kadının ilgisini kaybetmeye başladığını hissettiklerinde, anında değişir ve gerçekte ne hissettiklerini göstermeye başlarlar.
Modern flört, çok müsait olmanın diğer kişinin ilgisini kaybetmesine neden olduğu fikrini empoze eder. Biri size istediği zaman ulaşabiliyor ise, durumu hatta belki de sizi hafife almaya başlayabilir.
Yani aslında, bir adam sizin için yanıp tutuşurken tamamen kayıtsızmış gibi davranabilir. Ama sizi kaybetmekten korktuğu için mi yoksa sadece sizinle oynadığı için mi bunu yaptığını anlamak tamamen size kalıyor.
- Duygularının kendilerine karşı kullanılmasından korkarlar.
Bir erkek, bir kadına onun hakkında gerçekten ne hissettiğini söylediğinde, kadının artık daha fazla güce sahip olacağını ve duygularının kendisine karşı kullanılabileceğini bilir.
Bu senaryonun kaçınılmaz olduğunu söylemiyoruz ama duygularını saklayan erkeklerin genellikle korktuğu bir durumdur.
Erkekler, duygularını kıskandırılmak için kullanılmasından ya da sürekli hatırlatılıp güvence istenmesinden korkarlar. Ayrıca, kendilerini sürekli zorlamalarını gerektirecek yeni standartlardan da korkarlar.
Çoğu zaman, bu daha önce benzer bir durumda kalmış olmaları ve kaybettikleri güvenle yakından bağlantılıdır.
- Bazen ilk hamleyi kadının yapmasını beklerler.
Bir erkek duygularının kendisine karşı kullanılacağından, gücünü kaybedeceğinden ve çok savunmasız görüneceğinden korkuyorsa ya da henüz karşısındaki kadına güvenmiyorsa, ilk adımı onun atmasını bekleyecektir.
Ve bu bekleyiş sonsuza kadar sürebilir ya da kadın ilk hamleyi yapana kadar… Çünkü karşı taraf açıldığında duygularından bahsetmek için kendini daha güvende hissedecektir.
Bir erkeğin isteyeceği son şey gülünç duruma düşmektir. Kimse reddedilmekten hoşlanmaz, bu yüzden doğru an gelene kadar incinme olasılığına karşı duygularını bastırmayı tercih ederler.
Yani bazen durum duygularını gizlemekle değil, daha çok ertelemek ve onlara göstermek için mükemmel anı beklemekle ilgilidir.
- Geçmişte zarar görmüş olabilir.
Bütün erkekler başından beri böyle değildi. Hepsi geçmişte duygularını göstermekte zorlanmadı.
Bazı erkekler sadece geçmişte kalpleri kırıldığı için duygularını gizlerler.
Örneğin, bir süre önce, yanlış kızı seçen bir adam düşünün. Ona bedenini, kalbini ve ruhunu gümüş bir tepside sundu. Duygularını sakınmadı ve kendini tamamen ifşa etti. Aynı şeyi karşısındakinden bekleyerek onun önünde duygusal olarak çırılçıplak kaldı. Ama çok yanılmıştı! Kadın, onu sadece incitmedi, aynı zamanda kalpsiz biri olmaya zorladı. Yani değiştirdi çünkü onarılmayacak kadar kırılmasına sebep oldu.
İşte bu tecrübeden sonra, bir erkek bir daha asla böyle bir riske girmemeye karar vermiş olabilir. Sırf kendini korumak için! Gerçek şu ki, düşündüğünüzden çok daha fazla erkek aynı senaryoyu yaşadı. Bu aslında erkeklerin duygularını gizlemesinin en yaygın nedenlerinden biridir.
- Yakıştırılan role uyuyorlar.
Sadece etrafınıza bakın. Sosyal medyaya, televizyona ve genel olarak topluma bakın. Hemen her yerde, hala, erkeklere duygularını ifade etmemeleri gerektiği söyleniyor. Tabi “zayıf ve kız gibi” algılanmak istemiyorlarsa.
Cinsiyet klişeleri düşünüldüğünde, akla ilk gelen şey kadınlara karşı ayrımcılık oluyor. Halbuki gerçek dünya hem erkekler hem de kadınlar için zor!
Erkekler de sıklıkla karşılayamadıkları farklı kültürel beklentilerle karşı karşıya kalırlar. Örneğin, erkeklerin yardım istemesine izin verilmez. Bu durum duygusal kaygıları, zihinsel sağlık sorunları ve diğer şeyler için de geçerli. Depresyonda olduklarını, duygusal olarak dengesiz olduklarını veya profesyonel yardıma ihtiyaçları olduğunu söylemelerine izin verilmiyor.
Aynı zamanda, her erkek bir lastiği, bir ampulü nasıl değiştireceğini ve hatta bir ev inşa etmeyi bilmeli! Mi gerçekten?
Hiçbir şeyden şikayet etmelerine izin verilmiyor. Hayatlarını sürdürmekte zorlandıklarını ya da üzgün ya da kalplerinin kırık olduğunu kimseye, hatta en iyi arkadaşlarına bile söyleyemiyorlar.
Toksik erkeklik kavramını hiç duydunuz mu? Erkeklerin zamanın başlangıcından beri karşı karşıya kaldıkları cinsiyet klişelerinden biridir ve ne yazık ki toplumumuzda hala mevcut.
Kısaca bu kavram, erkekleri saldırgan, baskın ve kalpsiz olarak temsil eder. Bir erkeğin maço olması için her zaman sert olmayı ve asla duygularını göstermemeyi öğrenmesi gerekir.
Çoğu zaman, bu toksik özellik cinsiyetçiliğe ve şiddete yol açar. Ama elbette, toksik erkekliği karakterize eden ilk şey, duyguların bastırılmasıdır.
Tanıdığınız adamla ilgili durum buysa, onu yargılamayın çünkü bu bilerek yaptığı bir seçim değil. Ancak bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu da iddia etmeyin. Yapmanız gereken şey, toksik kalıpların dışına çıkabilmesi için onunla konuşmak ve ihtiyaç duyduğu desteği ve güveni sağlama olmalıdır.
Bu içerik de ilginizi çekebilir:En Doğru Balık Burcu 2022 Yılı Bütün Aylar Burç Yorumları