Yavaş Yemek Yiyerek Zayıflamak Mümkün mü? Part 2
Öncelikle sevgili okuyucularım, realist olmak her konuda olduğu gibi kilo verme sürecinde de son derece elzem. Sihirli dokunuşlarla mucizevi etkiler beklemekten ziyade makul davranın ve amacınızı her noktadan destekleyin. Bu noktada gıda maddelerini yavaş yemek ve yeterince çiğneyerek yutmanızın, zayıflama sürecinde elinizi oldukça güçlendireceğini söyleyebiliriz. Gelin nasıl olduğunu inceleyelim…
Besinleri Çok Çiğnemek Neden Önemli?
Zayıflamaya çalışıyorsanız, muhtemelen daha önce tokluk hissinin beynimize ulaşmasının yaklaşık olarak yirmi dakika kadar sürdüğünü duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da bizden öğrenmiş olun: “Açlık Hormonu” olarak da isimlendirilen Ghrelin, en yüksek oranda midede üretilir. Bu hormon vücudumuzun besin alımını kontrol eder. Açlık halinde yüksek oranda salgılanarak yemek yemeyi uyarır. Yeterli doyuma ulaşıldığında ise kandaki seviyesi azalır. Böylelikle beyne tokluğun sağlandığı ve sindirimin başladığı sinyali ulaştırılır. Tüm bunlar için yirmi dakikalık bir zamana ihtiyaç duyulur. Kişinin bu süre içerinde hızla yemek yemeye devam etmesi halinde, mide ile beyin arasındaki bu sinyal alışverişi olağan şekilde gerçekleşemez ve böylelikle kişi doyduğunu algılayamadan, gerektiğinden daha fazla besin tüketmeye devam eder. Bu durum da sarf edilenden çok daha fazla kalori almanıza ve dolayısıyla da kilo almanıza neden olur. Bugünden itibaren yemek masanızda minimum yirmi dakika kuralını uygulamaya koyun ve çiğneme temponuzu düşürerek yavaş yemek yeme alışkanlığını kazanmaya çalışın.
Besin maddelerini yeterli oranda çiğnemek, sadece tokluk hissini aktive etmesi açısından değil aynı zamanda sindirimin doğru işlemesi açısından da önem teşkil eder. Çatalınızı ağızınıza götürdüğünüz anda sindirim başlamış olur. Hatta yemek masasından gelen kokuların dahi metabolizmayı sindirime hazırlamaya başladığını söyleyebiliriz. Ağızınızdaki besin maddesinin tükürükle temas etmesi ile reseptörler faaliyete geçer. Ardından çiğneme ile birlikte enzimler harekete geçerek mideyi sindirime yönelik uyarır. Bu süreçte ağızınızdaki besin maddeleri analiz edilir. Daha sonra analiz sonuçları beyne rapor olarak gönderilir ve sonucunda ise sindirim planlaması mideye yönlendirilir. Bu süreci bir zincir gibi düşünebiliriz. Halkalardan birinin tamamlanamaması durumunda sindirim faaliyetleri sağlıklı şekilde gerçekleşemez. Bu da besin maddelerinin, mide tarafından işlenemeden bağırsağa yönlendirildiği anlamına gelir. İşte bu noktada kilo alımının yanı sıra kabızlık, gaz problemi, reflü ve hatta bağırsak kanseri gibi pek çok sağlık problemi de baş gösterir.
Sindirimin olağan şekilde sürdürülebilmesi için ideal çiğneme sayısı otuzdur. Akışkan kıvamlı ve yumuşak formdaki besinlerde bu sayı doğal olarak düşecektir. Fakat bilhassa et, hamur işi ve kuruyemiş gibi gıdaları olabildiğince fazla çiğneyip öyle yutmalıyız. Yapılan pek çok araştırmada, yiyecekleri çok çiğnemenin de kalori yakımı sağladığının kanıtlanmış olduğunu belirtelim. Bu da bir nevi kalori alırken, kalori yakmak anlamına geliyor. İşte size win win!
Nasıl Yemek Yemeliyiz?
Yazımızı sonlandırmadan önce yavaş yemek yeme alışkanlığı kazanmanızda fayda sağlayacak küçük bir öneri paylaşmak isterim. Dikkatli düşünürseniz, yemek yerken evde ve dışarıda gösterdiğimiz hal ve tavırlar farklıdır. Dolayısıyla yemek yeme süremiz de değişir. Örneğin eve sipariş ettiğiniz burgerden büyük ve cüretkâr ısırıklar alıp, dudağımızın kenarına hardal bulaşmasından çekinmezken; dışarıda olduğumuzda muhtemelen daha minimal lokmalar tercih ederiz. Tavsiyem, bu metodu rutin yaşantınıza uyarlamanız. Yemek masanızı her gün davetli misafiriniz varmışçasına özenle hazırlayın. Yemek yerken de adeta kraliyet ailesine davetliymişsiniz gibi davranmaya çalışın. Çatal bıçağınızı ustaca kullanın ve minik lokmalar almaya dikkat edin. Zamanla masada geçirdiğiniz süre artacak ve bu oturmuş bir alışkanlık haline dönüşecektir. Bol şans!