Olimpiyat Açılışı, Naomi Osaka’nın Yaktığı Meşale ile Yapıldı
Geçen yaz yapılması gerekirken; Covid-19 salgını nedeniyle ertelenen 2020 Tokyo Yaz Olimpiyat Oyunları resmi olarak başladı. Açılış töreninden 2 gün önce; Avustralya – Japonya Softbol maçıyla fiili olarak başlayan olimpiyatlarda, açılış töreninin yapılmasıyla beraber, madalyalar da dağıtılmaya başlayacak.
Son olimpiyatların belki de en sönük açılış törenine ev sahipliği yapan Tokyo’da; pandemi önlemleri sebebiyle, geçiş törenine katılacak sporcu sayısına kısıtlama getirilmiş, Olimpiyat Stadına da seyirci alınmayacağı açıklanmıştı. Bu şartlar altında beklentinin bir hayli düştüğü seramonide; drone ve pandomim gösterileri son derece keyifliydi. En büyük merak konusu; olimpiyat meşalesinin kim tarafından ve nasıl yakılacağıydı. Sade bir meşale yakma töreni gerçekleşirken; meşaleyi Naomi Osaka yaktı. Naomi henüz 20 yaşını doldurmamışken, 2018 Amerika Açık finalinde, Serena Williams’ı yenerek; bir Grand Slam’de altın madalya kazanan ilk Japon tenisçi olmuştu.
Tokyo Olimpiyat Oyunları
1896’dan beri devam eden modern olimpiyatlarda; yaz oyunlarına Tokyo şehri ikinci kere ev sahipliği yapıyor. İlk ev sahipliğini 1940’da kazanan Tokyo, 2. Dünya Savaşı nedeniyle oyunların iptal edilmesinden sonra, bu olimpiyatı ancak 1964’de düzenleyebilmişti. 1964’de düzenlenen yaz oyunları; Hiroshima ve Nagasaki’ye atılan atom bombaları sonrası, adeta yeniden kurulan bir ülkenin doğuşunu simgeliyordu. 2013’de yapılan oylamada; finalde İstanbul’u geçerek oyunları düzenleme hakkını ikinci kere kazanan Tokyo’nun şanssızlığı bu sefer Covid-19 salgını oldu. Avrupa Futbol Şampiyonası gibi bir yıl ötelenen organizasyon; zaten evdeki hesabın çarşıya uymadığı; 7 milyar Euro civarı öngörülen tahmini bütçenin, 30 milyar Euro’nun üzerine çıkması yetmezmiş gibi, giderlerin daha da artmasına sebep oldu.
Tokyo halkının neredeyse 4te 3’ünün desteklemeyerek karşı çıktığı ve hala olimpiyat karşıtı protestolara devam ettikleri kentte; son ana kadar; Olimpiyat Köyündeki 6 Britanya’lı sporcuda çıkan pozitif test sonucu sebebiyle, oyunların yeniden ertelenmesi veya iptal edilmesi senaryosu konuşuluyordu. Oyunların başlamasına kısa bir süre kala, müsabakaların seyircisiz yapılması kararı; bugüne kadar satılmış olan biletler için de para iadesi yapılacağının duyurulması, zaten beklenenin çok üzerinde bir maliyete ulaşan oyunlardan, elde edilecek bir gelir kaleminin daha eksilmesini beraberinde getirdi.
Olimpiyat Oyunları için gerekli harcamayı devlet desteğiyle Tokyo şehri yaparken; yayın, sponsorluk vb. gelirlerin büyük bölümünü Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) alıyor. Gelirlerin yaklaşık %85’ini alan IOC’nin oyunların ertelenmemesi için, Japon hükümetine ve Tokyo Olimpiyat Komitesine büyük baskı yaptığı da gelen duyumlar arasında.
Tokyo Olimpiyat Oyunları Çevreci Prensipleri ile Takdir Topladı
Olimpiyatların genel olarak en çok eleştirildiği konulardan bir tanesi; çevreye verdiği zarar. Genel olarak olimpiyat düzenlenen şehirlerde özellikle sokak hayvanları için bir katliam dönemi başlıyor. Örneğin Rusya’nın Sochi kentinde 2014’de düzenlenen Kış Olimpiyatları öncesinde 2bin sokak köpeği itlaf edilmişti.
Tokyo Olimpiyatlarının 2013’deki oylamada en büyük çıkış noktalarından bir tanesi de, tarihin en çevreci olimpiyatını yapmaktı.
- Tokyo Olimpiyat Oyunlarında dağıtılacak tüm madalyalar, eski elektronik eşyalardan sağlanan altın, gümüş ve bronzla yapıldı.
- Olimpiyat Köyündeki yataklar; mutfak malzemeleri yine büyük oranda geri dönüştürülen malzemelerden yapıldı.
- Olimpiyat meşalelerinde, sıfır karbon salınımına sahip olan hidrojen yakıtı kullanıldı.
- Bugüne kadar ajanslara düşen, toplu bir sokak hayvanları katliamı haberi de görmedik.
Bu yönüyle Tokyo vadettiği gibi, bugüne kadar yapılan en çevreci olimpiyatı gerçekleştiriyor.
Olimpiyat Oyunlarında Türkiye Ev Sahipliği Hayal Değil!
İstanbul şehri olarak ilk kez 2000 yılındaki olimpiyat oyunlarına talip olmuş, 1993 yılındaki oylamada ilk turda elenmiştik. 1992 Olimpiyatlarını yapan Barcelona şehrinin gerçekleştirdiği büyük alt ve üst yapı dönüşümünden ciddi şekilde etkilendiğimiz o yıllarda; İstanbul’da henüz metro hattı yoktu. Rahmetli Sinan Erdem önderliğinde başlayan olimpiyat yürüyüşümüz çerçevesinde Ataköy’de Olimpiyat Evi, Sinan Erdem Spor Salonu; Başakşehir’de Atatürk Olimpiyat Stadı gibi önemli yapılar inşa edildi. Tramvay ve metro hatları hizmete girdi.
2000 sonrasında; 2004, 2008, 2012 ve 2020 Olimpiyatları için yine aday olsak da, sonuç hep hüsran oldu. Aday olmadığımız 2024 oyunlarına aday olan 5 şehirden 3 tanesi adaylıktan vazgeçince (Hamburg, Budapeşte, Roma); geriye sadece Paris ve Los Angeles şehirleri kaldı. IOC’nin uzlaşma teklifiyle; 2024 oyunlarının Paris’te, 2028 oyunlarının Los Angeles’ta yapılmasına karar verildi. 2032 Olimpiyatlarının da birkaç gün öncesinde yapılan açıklamayla; Avustralya’nın Brisbane şehrinde yapılacağı kesinleşti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz hafta İstanbul Spor Stratejisi toplantısında “Tüm İstanbul halkı adına, Türkiye adına Olimpiyat Oyunlarını ve Paralimpik Oyunları İstanbul’a istiyoruz.” diyerek 2036 Yaz Oyunları adaylığının ateşini yakmıştı.
30 yıla yaklaşan aday kent sürecimizde, başladığımız noktaya baktığımızda, çok mesafe kat ettiğimiz inkar edilemez bir gerçek. Bu geçen sürede; kentlerin, ülkelerin olimpiyat oyunlarına bakış açıları da değişti. Kentler, kentleri yönetenler, kentlerde yaşayanlar, ülkeler; her olimpiyatta artan sporcu sayısı, artan hammadde fiyatları, teknoloji yatırımı giderleri gibi sebeplerle olimpiyat düzenleme isteğinden gitgide uzaklaşıyorlar.
Sporda yeni bir bakış açısı, bir kültür, birçok spor dalında yeni jenerasyonlar yaratmak istiyorsak; yaptığımız alt ve üst yapı yatırımlarını, organizasyon yeteneğimizi tüm dünyaya göstermek istiyorsak; yüksek maliyetleri göze alarak, oyunları bir tanıtım faaliyeti kabul ederek, IOC’den de maddi destek alarak, kararlı bir adaylık süreciyle 2036 oyunlarını kentimize getirmemiz gayet mümkün gözüküyor.
Bu içerik de ilginizi çekebilir: Ünlülerin Formlarını Borçlu Olduğu Reformer Pilates Nasıl Yapılır?