Dizi - Film

İz Bırakanlar Serisi: The Dark Knight (Kara Şövalye) İnceleme

Bugün bana “en sevdiğin film ne?” diye sorsanız, hiç düşünmeden The Dark Knight derim. Film yayımlandığı 2008 yılından, bugüne kadar senede en az bir sefer izlemişimdir. İlk izlediğimde “Bu ne lan?” birisi olan diğer arkadaşlarımın aksine filmi ilk izlediğimden beri hayranıyım. Yayınlandığında henüz ilkokula gidiyorum ve o zamanlar altyazılı film izleme furyama başlamamıştım. Filmleri de dublajlı izliyordum. Filmin bir sahnesinde Batman’in Jokere söylediği bir replik beni öyle etkilemişti ki dönemde kullandığım kapaklı telefonun arama ve mesaj atma haricinde neredeyse tek özelliği olan 25 saniyelik ses kaydedicisiyle o repliği kaydedip dershaneden eve, evden dershaneye giderken dinliyordum.

Filmin konusundan kısaca bahsettikten sonra bu filmin kendimce neden iyi olduğunu size anlatacağım.

 

The Dark Knight Konusu

Batman: Begins filminin üzerinden yaklaşık 1 sene geçmiştir ve Batman artık şehirdeki mafyanın çoğunu temizlemiştir. Gothamda ufak tefek suç işleyen insanlar bile onun korkusuna iş yapamaz olmuştur. Batman, her suça yetişemese de iş birliği yaptığı Jim Gordon tarafından bulutlara yansıtılan yarasa simgesi suçlulara psikolojik baskı kurmaya yetiyor da artıyor gibiydi.

O gelmeden önce şehirdeki bütün yolsuzlukları yapan, bütün gücü elinde bulunduran mafya o geldikten sonra düştüğü çaresizlik yüzünden bir deliye, Joker’e, bile güvenmişti. Şehirdeki tüm suçluları polise teslim etmeye devam eden Batman, şehre kendisinin yaptığı şeyleri yasal yoldan yapabilen birinin geldiğini görünce artık Batman’liği bırakabileceğini düşünmektedir. Joker, Batman’in bu hayallerini buruşturup çöpe atmaya hazır beklerken işler hiç de o kadar kolay olmayacaktır.

 

The Dark Knight: Nolan’ın Şaheseri

İnception, Memento, İnterstellar gibi filmlerin de yönetmenliğini yapan Christopher Nolan, daha sonraları Nolanverse (Nolan Evreni) adı verilen Batman Üçlemesinin de hem yapımcılığını hem yönetmenliğini yapmıştır.

Nolanverse de ki Batman’i beğenmeyen insanlar var mı? Evet tabii ki var. Savunduğu argümanların da onlara göre haklılık payı da var. Bu insanlar çocukluktan beri Batman’i çizgi romanlardan okumuş insanlar olduklarından, Batman’in çizgi romanda resmedilenden daha zayıf olduğu kanaatindeler. Çizgi romanda olmayan bazı karakterler de filmde olunca bu onları bu yönden rahatsız etmiş.

Bana sorarsanız da bu filmin çizgi romana aykırı yerleri olsa da dünya sinemalarına, çizgi romanların çok iyi bir film potansiyeli olduğunu göstermiştir. Film inceleyen bazı eleştiri sitelerinde gördüğüm yorumlarda bu filmin, şimdiki Marvel filmlerinin çekimi için çok önemli bir rol üstlendiği yazıyordu. Nedeni ise bu filmin 1 milyar $ barajını aşan ilk çizgi roman filmi olmasıymış. Bu projelerden para geldiğini gören stüdyolar çizgi roman alanına devasa yatırımlar yapmış ve günümüzdeki çizgi roman filmleri ortaya çıkmıştır.

 

Bana Göre Diğer Filmlerden Neden İyi?

The Dark Knight kara şövalye

The Dark Knight bana göre diğer çizgi roman filmlerinden hatta diğer filmlerden daha ayrı bir yere sahip. Öncelikle çok iyi bir aksiyon filmi olmasının yanı sıra, oyunculukların, senaryonun, renk paletinin ve kullanılan müziklerin farkı bende bu hissi uyandırıyor.

  • Oyunculuklar

1-Joker: The Dark Knight filminin oyuncu kadrosu Nolan’ın vazgeçilmezleri haricinde nasıl bir yetenek avcısı olduğunu da gözler önüne seriyor. Öyle ki daha önce hiçbir Nolan filminde oynamayan Heath Ledger, bu filmdeki Joker performansıyla “en iyi yardımcı oyuncu Oscar ödülü” almış ama ne yazık ki ödülünü eline alamadan hayata gözlerini trajik bir biçimde yummuştu. 

Heath Ledger, Joker rolüne ilk seçildiğinde bazı insanlar tarafından derin linçe uğramış ve Joker rolüne uygun olmadığı söylenmişti. Film çıkınca o eleştirileri geri yutanlar şimdi onun gelmiş geçmiş en iyi Joker olduğunu her yere yazıyorlar.

Heath Ledger, rolüne  o kadar iyi hazırlanmış ki, bir otel odasına kendisini Batman çizgi romanlarıyla kapatmış ve Joker karakterine bürünmeye çalışmıştır. Rol arkadaşı Christian Bale, onun rolden hiç çıkmadığını ve sürekli Joker gibi davrandığını söylemişti. Ölümünde de bu rolden çıkamamanın etkisinin çok olduğu söyleniyor ama gerçeği asla öğrenemeyeceğiz. Huzur içinde uyu Heath Ledger.

 

Joker karakterini Heath Ledger ne kadar iyi canlandırsa da rolün kendisi de bir o kadar iyi yazılmıştır. Öyle ki “Bir işi yapıyorsan asla bedava yapma!” sözünü birçok insan benimsemiştir. Anarşist bir kişiliğe sahip olan Joker’in umurunda olan hiçbir şey yoktur. O sadece oturup dünyanın yandığını görmek ister.

 

2-Batman: Kimilerine göre kötü bir cast seçimi olsa da Christian Bale bana göre en iyi Batman’dir. Özellikle Batman’in kimliğini gizlemek için büründüğü Bruce Wayne züppe tiplemesini ondan iyi yapan birisini daha önce izlemedim. Bale bu rolün altından oldukça iyi kalktığını düşünüyorum. Batman kostümüyle yapabildiği o aksiyonları, başka yapabilen oyuncu sayısı bir elin parmağını geçmiyordur. Kalınlaştırdığı ses kiminin hoşuna gitmese de benim oldukça hoşuma gitti ve yakıştığını düşündüm.

3- Harvey Dent: Aaron Eckhart’ın canlandırdığı Harvey Dent çizgi romanlardan bildiğiniz İki Yüz’dür. Filmde bu karaktere geçiş süreci nasıl olacak diye merak ettim. Çizgi romanlardan farklı olarak yüzünün bir tarafının yanması kezzapla değil bir patlama sonucunda olmuştur. Filmde Harvey Dent’in karakter gelişimi de oldukça güzel işlenmiş. Gotham’ın Beyaz Şovalyesi adı verilen Harvey Dent suçlularla mücadele ederken, aşık olduğu kadın olan Rachel’ın Joker tarafından öldürülmesi onu delirtiyor ve birden kötü bir adama dönüşüyor. “İyi bir adam olarak öl ya da yeterince yaşa ve kötü birisi ol!” sözünün bir yansıması olan Harvey Dent filmdeki aydınlığın birden nasıl karanlığa dönüştüğünü izleyiciye net bir şekilde gösteriyor.

  • Müzikler

Christopher Nolan, tıpkı önceki filmlerinde çalıştığı gibi bu filmde de Hans Zimmer ile çalışıyor ve bizi bir ses cennetinin ortasına bırakıp gidiyor. Filmdeki her sahne o kadar güzel müziklerle süslenmiş ki aksiyon sahnelerinde arkada çalan müziğin damarlarınızda dolaştığını hissedebiliyorsunuz. Hans Zimmer izleyiciyi nasıl etkileyeceğini oldukça iyi biliyor.

  • Efektler

Diğer filmleri izleyenler Nolan’ın tam bir CGI (Görsel Efekt) karşıtı bir insan olduğunu biliyordur. Nolan’a göre bir filmdeki efektler gerçek sahnelerle desteklenmediği sürece bir animasyon filmden farkı olmaz. Bu yüzden Nolan masa başı mesai harcamak yerine kamera içi efektleri daha çok kullanmayı tercih eder. İnceptionda şehrin ortasından tren geçiren, Tenet’te gerçek bir uçağı çarpıştıran bu insan bu filmde de bir tırı takla attırarak ters yüz olmasını sağlamıştır.

  • Replikler

Aslında bu saydıklarımdan daha çok etkileyen bir şey var ki o da filmdeki repliklerin güzelliği. Filmdeki replikler o kadar iyi yazılmış ki boşa geçen hiçbir diyalog yok. Eğer bir karakter bir şey söylüyorsa “Var bunda da bir hayır,” diyorsunuz. Çünkü illa filmin kenarından köşesinden o replikle ilgili bir şey çıkabiliyor.

 

The Dark Knight İzlenir mi?

 The Dark Knight (Kara Şövalye) İnceleme

Bu sorunun cevabını yukarıdaki methiyeler dolu yazımdan da anlamış olacaksınız ki bu film izlenir. Hatta o kadar çok izlenir ki, sahne sahne , tekrar tekrar izlenir. O yüzden bu filmi daha önce izlemediyseniz ve bir film izlemek istiyorsanız. Hiç düşünmeden bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Bu içerik de ilginizi çekebilir: Doğru Diş Fırçalama İpuçları: Düzenli Olarak Diş Fırçalamak Dişleri Beyazlatır Mı?

admin

Severek yazdığım, sizlerle dertleştiğim mekan burası. Hayattan zevk alarak yaşamak mı istiyorsun? Bi yere gitme. Zevosis'i takip et.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu