Biraz da Felsefe Parçalayalım mı?
Bilim adamı, bir olayda neden-sonuç ilişkisini araştırır. Filozof, bir varlık alanını bütünüyle açıklamak ister ve sistemli bir varlık tablosu oluşturmak için çalışır. Filozof, bilim adamı gibi deneyden yararlanmaz. O, amacına felsefi düşünce denen akla dayanan, eleştirel ve yöntemli düşünce ile ulaşır.
Felsefenin Yöntemleri
Felsefi düşünce mantık kulvarında uygun akıl yürütme ile gerçekleşir. Felsefi bilgi bu akıl yürütmenin ürünüdür. Felsefi bilgi yöntemlerle elde edilir. Felsefenin kullandığı yöntemler aynı zamanda aklın da kullandığı yöntemlerdir. Felsefenin yöntemlerinden ikisi bilim de kullandığı “ tümevarım ve tümdengelim ” yöntemleridir.
Tümevarım ( endüksiyon ), tekil durumlardan kalkarak genel sonuçlara varmaktır. Örnek: Gözlediğim 1. Aslanın yelesi vardı. 2. Aslanın yelesi vardı. 3. Aslanın yelesi vardı… Aslanın yelesi vardı. O halde bütün aslanların yelesi vardır.
Tümdengelim ( dedüksiyon ), genelden özele doğru giden bir çıkarım türüdür. Tümdengelim yöntemi, ” Tüm A’lar B ‘ dir. / X bir A’dır. O halde, X bir B ‘dir,” formuna uyan bir akıl yürütmedir.
Felsefenin kendine özgü yöntemleri de vardır. Bu yöntemlerden birisi, ” Derin düşünme ” dir ( reflexion ). Derin düşünme, zihnin sahip olduğu bilgileri soruşturma konusu yapmasıdır. Zihnin kendi üzerine dönme hareketidir. Yaşam deneyimimizden, bilim ve teknolojiden kaynaklanan bilgilere sahibiz. Derin düşünme bu bilgiler üzerinde düşünmek, sorgulamak, soruşturmak demektir. Örneğin, bilim üzerinde derin düşünmek, bilimin sonuçları ve yöntemleri üzerinde kendimize sorular sormamız demektir. ” Bilimsel bilginin doğası nedir ? Acaba bilim derin gerçeğe erişebilir mi ? Yoksa bize sadece pratik formüller ve işe yarar semboller mi vermektedir ? Matematikçinin sözünü ettiği aksiyomların değeri ve anlamı nedir ? ” sorularını sormak ve onlarca yanıt aramak demektir. Bu arayışın sonunda ” bilim felsefesi ” oluşur.
Derin düşünme yöntemini en iyi uygulayan SokratesW ‘tir. Sokrates, derin düşünme uygulamasına, kendisini ebe olan annesine benzeterek, ” doğurtma yöntemi ” adını vermiştir. Sokrates, hiçbir şey öğretmezdi. O, bir ebe gibi problemlerin ortaya çıkmasına yardımcı olurdu.
Felsefenin soyut olduğuna ilişkin genel bir yargı vardır. Oysa biraz dikkatlice incelenirse, felsefelerin oluşum süreçlerinde gözlemin, somut olandan yola çıkmanın ne denli ağırlıklı olduğu anlaşılabilir. Örneğin, Aristoteles güçlü bir gözlemcidir. Platon da gözlemcilikte ondan geri kalmaz. Filozoflar gözlem yapmakla yetinmez. Gözlemleri kavramlaştırır. Bu kavramlar, insanın düşünce dünyasını zenginleştirir.
Felsefenin Temel Disiplinleri
İlkçağda bilimler, kendi özel araştırma alanlarını ve yöntemlerini tanımlayamamışlardı. Evrensel bilgi kabul edilen felsefe bütün bilimleri kapsıyordu. Bugün bağımsız birer bilim olan fizik, kimya, biyoloji, psikoloji ve sosyolojinin çalışma alanlarına giren konular felsefenin konularıydı. Örneğin, felsefe tarihinin ilk filozof saydığı ThalesW, felsefe, astronomi,matematik, fizik konularında çalışmalar yapmıştı. Bilimler felsefenin bağrında geliştiler. Felsefeden ayrıldılar ve bağımsızlıklarını kazandılar. Bu nedenle, felsefeye ” Bilimlerin anası ” denilmiştir.
Bilimler ayrıldıktan sonra, felsefenin yapısı yeniden oluştu. Bu yapı birçok daldan ( disiplinden ) oluşur. Felsefenin bu dalları içerik bakımından çok farklı alanlardır. Her birinin kendine özgi problemleri vardır.
Felsefenin temel dalları ( temel disiplinleri ), varlık felsefesi ( ontoloji ), bilgi felsefesi ( gnozeoloji / epistemoloji ) ve değerler felsefesidir ( aksiyoloji ).
Varlık felsefesinin konusu ” varlık ve varolan “dır. Bu felsefe disiplini, varolmanın doğasını, kaynağını, sınırlarını, değişmez ve kalıcı varlığın ne olduğunu, varlığın ilk nedenini araştırır.
Varlık sorunu, felsefe kadar eskidir. Hatta felsefenin varlık sorunu ile başladığını söyleyebiliriz. Varlık sorunu ilkin doğa felsefesinin araştırma alanı olmuş, ama asıl felsefe sorunu olma niteliğine metafizikte ulaşmıştır. Metafizik deyimini ilk kez Aristoteles okulundan Andronikos ( MÖ 70 ) kullanmıştır. Andronikos, Aristoteles’in yazılarını düzenlerken, doğayı inceleyen yazılarından sonra gelen yazıları ” TA METATA PHYSIKA ” ( fizikten sonra gelen ) adı altında toplamıştır.
Aristoteles, bu yazılarında incelediği konulara ” ilk felsefe ” diyordu. İlk felsefe yani metafizik, varlığı varlık olarak inceliyor; genel olarak varlığın koşullarını, kaç çeşit ” neden ” olduğunu, bütün varlıkların kaynağını açıklıyordu.
Ortaçağın sonuna kadar klasik felsefenin temel konusu metafizikti. Bilimlerin ilerlemesi, metafiziğin eleştirilmesine yol açtı. Duyularımızı ve algılarımızı aşan konuları inceleyen metafiziğin sağlam bilgiler veremeyeceği ileri sürüldü. Bu eleştiriler sonunda metafizik, felsefenin ağırlık noktası olmaktan çıktı.
Bilgi felsefesinin konusu ” bilgi “dir. Bilgi felsefesinin ilk sorusu, bilginin mümkün olup olmadığını sorusudur. Bilgi felsefesinin ikinci problemi, bilginin kaynağı ve araçları problemidir. Bilginin alanı, kapsamı ve sınırları problemi bilgi felsefesinin önemli bir problemidir. Doğru bilginin ölçütü problemi de bilgi felsefesinin araştırdığı diğer bir problemdir.
Her şeyin bir olgusal, bir de değersel yanı vardır. Olgu, realitede meydana gelen ve ölçülebilen bir olaydır. Olgular, bizim dışımızda bize bağlı olmadan var olan gerçekledir. Değer ise kişinin nesne ile bağlantısında beliren şeydir. Olgu ve nesneler üstüne verdiğimiz hükümlerdir.
Değerler felsefesi, olayları, nesneleri, sahip oldukları veya temsik ettikleri ” değer “leri inceleyen felsefe disiplinidir.
Bu disiplinin başlıca problemleri, değerlerin var olup olmadıkları, ne tür bir varlığa sahip oldukları, değerlerin yapısı, değerlerin kaynağı gibi problemlerdir.
Değerlerin oluşturduğu varlık alanının bir parçası da ahlaksal değerlerdir. Ahlaksal değerler, kendilerini iyi veya kötü diye tanımlamamızın mümkün olduğu şeyler veya davranışlarla ilgili değerlerdir. Ahlaksal değerleri ele alan felsefe disiplini de ” ahlak felsefesi / etik “tir. Ahlak, belli bir dönemde, belli insan topluluklarınca benimsenmiş, insan davranışlarına yol gösteren temel kurallar kümesidir.
Etik, ahlak dediğimiz bu kraulalr kümesini kavram, matık ve kuramlarla açıklamaya, değerlendirmeye çalışan felsefi disiplindir.Bu temel disiplinlerin yanında felsefenin birçok alt dalları da bulunmaktadır. Örneğin hukuk felsefesi, estetik ( sanat felsefesi), bilim felsefesi, dil felsefesi, tarih felsefesi, doğa felsefesi …
Bu dalların sayısı her geçen gün artmaktadır. Örneğin, teknoloji felsefesi, zaman ve uzam felsefesi gibi yeni felsefe disiplinleri hızla gelişmektedir.